80'li yıllarda doğmuş ve çocukluğunun en güzel zamanlarını o yıllarda geçirmiş olanların ortak noktası anneanne ile büyümüş olmalarıdır. Anneanne yoksa muhakkak babaanne vardır. Haftaiçi anneannenin evinde çizgi film izleyen gözler, cuma akşamları anne ve babanın anneannenin derme çatma evinin kuş sıkışmış gibi öten zilini çalmasını gözler.
Nice sonra, mutfağı kuru fasulye kokan evin kapısı çalınınca yüreği pıt pıt eden o çocuk koşarak kapıya gider. Hafif utangaç, biraz garipsemiş, ayrı kaldığı günlerin üzüntüsünden gölge düşmüş yüzü ile açar kapıyı. Sarılmak ister anne-babasına. Ama bir şey alıkoyar onu.
Annesi de farkındadır 5 günün çok uzun zaman olduğundan. Kızının/oğlunun kendisine uzak uzak davranması onu da üzer. Ellerine almak ister minik elleri, mis gibi kokulu saçlarını içini çekmek ister ama biraz beklemesi gerektiğini bilir. Önce anneannenin yaptığı kuru fasulye ve pilav yenir yer sofrasında. O sırada Trt 1 açıktır. Haberler izlenmelidir. "dıt, dıt dıt. Saat 8. Şimdi haberler."
Sofra toplandıktan sonra baba, sobanın yanındaki koltuğa uzun oturur ve bir sigara yakar. Anne yüzüğünü, altın suyuna batırılmış ince kordonlu saatini çıkarır ve bulaşıkları yıkamaya koyulur. Saatler geçer, minik çocuk hala sevilmeyi bekler.
Bütün iş bitince sıra çocuğun sevilmesine gelir. Anne çantasından bir hediye paketi çıkarır. Dikdörtgen şeklinde bir hediye paketidir bu, anlaşılmayacak bir yanı yoktur, hediye kitaptır.
Ama çocuk bilmiyormuşçasına yırtarak açar hediye paketini: Çizmeli Kedi. Bu her hafta böyle devam eder. Her hafta hiç bilmiyormuş gibi yırtılır paketler ve birbirinden güzel masal kitaplarına sarılır eller.